Karaman'ın Tarihi

BEYLİKLER DÖNEMİNDE KARAMAN Oğuzların Afşar boyuna mensup olan Karamanlıların Anadolu’ya ne zaman ve hangi yoldan geldikleri çok kesin olarak bilinemiyor. Oğuz boylarının muhtelif tarihlerde Anadolu’ya geldikleri ve yerleştirildikleri malumdur. Tarihçi Reşidüddin, Karaman ve Menteşeogullarının 20.000 çadır kadar kalabalık bir kütle halinde Tuğrul Bey ile birlikte Anadolu’ya geldiklerini, Tuğrul Beyin geri dönmesinden sonra burada kaldıklarını söyler. Karaman boylarının tarihini yazan Yercani, Anadolu’ya göçmeden önce Amu-Derya civarında yaşayan Karamanlıların, Şirvan yoluyla Anadolu’ya geldiğini anlatır. Anlaşılan odur ki Karaman boyu, diğer Oguz boyları gibi 13.yüzyılın başlarından itibaren etkisini gösteren Mogol istilası sırasında yaşadıkları bölgeleri terk ederek, Azerbaycan taraflarına gelmişler, bir kısmı buralarda kalmış, büyük bir ekseriyeti ise Anadolu’ya geçmiş ve bunlar Anadolu Selçuklu Sultanı I.Alaeddin Keykubad tarafından 1228’ lerde Kamereddin İli adı verilen Ermenek taraflarına yerleştirilmişlerdir. Burası daha önceleri Ermenilerin elinde iken Alaeddin Keykubad tarafından fethedilmiştir. Nûre Sûfî: Ermenek civarına yerleşen Karaman boyunun başında Nűre Sűfî vardır. Nűre Sűfî, bu tarihlerde Anadolu’da meydana gelen Türkmen eylemleri içerisinde aktif olarak bulunmuş ve Türkmenler arasında büyük bir şöhret kazanmıştır. Çevresinde topladığı güçlerle(özellikle Babaîler) Kilikya Kralı Heytum’un idaresinde olan Hıristiyan bölgelere akınlar düzenlemiş ve aralarında Silifke ve Ereğli’nin de bulundugu bir kısım yerleri ele geçirmiştir. Nûre Sûfî, bir taraftan arazisini genişletirken, diğer taraftan da bölgedeki karışık durumda bulunan boyları ve kabileleri kendi nüfuzu altında toplayarak, Karamanoğulları Devleti’nin temellerini atmıştır. Ölüm tarihi kesin olarak bilinmez (muhtemelen 1255). Mezarı Mut İlçesine bağlı Sinanlu Nahiyesinin Değirmenlik yaylasındadır. Kerimüddin Karaman Bey (1255-1263): Nûre Sûfî’nin oğludur. Babasının ölümünden sonra boyları etrafında toplamış ve topraklarını genişletmiştir. Çok cesur ve asker yaratılışta olan Karaman Bey, hakim olduğu bölgenin dağlık, Selçukluların da Moğol nüfuzu altında olmasından dolayı serbest hareket ediyor ve hızla güçleniyordu. Kilikya Ermenilerinin elinde bulunan Ermenek, Mut, Gülnar, Mara ve Silifke taraflarına sürekli akınlar düzenlemiş ve buraları zaptederek, “Ermenek Beyi” ünvanını almıştır. Selçuklu Sultanı IV. Kılınç Arslan, Karaman Beyin bu başarılarından çekinerek, kendisine karşı bir faaliyette bulunmaması için, fethettiği yerleri kendisine ikta olarak vermiştir. Kardeşi Bonsuz’u da Konya’ya getirterek ona da candarlık ünvanı vermiş ve sarayında istihdam etmiştir. Selçuklu sultanı ile tesis edilen bu iyi münasebetler, çok uzun sürmemiştir. Karaman Bey, Selçuklu taht mücadelesinde Sultan IV.Kılınç Arslan’a karşı kardeşi II.İzzeddin Keykavus’u desteklemiş ve yapılan savaşta, Moğol güçlerini yanına alan Kılınç Arslan, kardeşini mağlup ederek, O’nun Rum İmparatorluğuna sığınmasına sebep olmuştur(1260). Bu savaştan sonra sultan, Lârende’nin yönetimini kendine bağlı beğlerden Hacı Beğler’e vermiştir. Fakat Karaman Bey, ani bir baskınla Lârende’yi ele geçirmiş ve Hacı Beğler’i de öldürmüştür. Bir diğer hadise de Sultan Kılınç Arslan’ın hem isyan ettikleri hem de kardeşi Izzeddin Keykavus’u destekledikleri için Antalya, Alaiye ve Denizli bölgesindeki Türkmenlerin üzerine Muinüddin Pervane komutasında Selçuklu ve Moğol askerlerini göndererek, Türkmen beylerinden Mehmed ve İlyas Beyleri öldürtmesidir. Bu hareketten çok müteessir olan Karaman Bey, hem Moğolları Anadolu’dan çıkarmak hem de Kılınç Arslan’ı tahttan indirerek, İzzeddin Keykavus’u yeniden tahta geçirmek maksadıyla yanında kardeşleri Zeynelhac ve Bonsuz da olduğu halde 20.000 kişilik bir orduyla 1261 yılı başlarında Konya üzerine yürümüştür.(II.İzzeddin Keykavus’u destekleyen Konya halkı ve ileri gelenleri de bu yürüyüşü desteklemişlerdir). Muiniddin Pervane komutasındaki Moğol destekli Selçuklu ordusuyla, Gevele Kalesi civarında yapılan savaşta Karaman kuvvetleri mağlup olmuş, Karaman Bey sağ kurtulurken, kardeşleri Zeynelhac ve Bonsuz esir edilerek, Konya Kalesine asılmak suretiyle idam edilmişlerdir. Kerimüddin Karaman Bey, 1261 veya az sonrasında vefat etmiştir. Mezarı Ermenek İlçesine bağlı Balkusan (Balkasun) köyünde olup, türbesi oğlu Mahmud Bey tarafından yaptırılmıştır. Şemsüddin Mehmed Bey (1263-1279/1280): Sultan Kılınç Arslan, Kerimüddin Karaman Bey ölünce, Ermenek ve Karaman iline Kadı Hotenî’nin oğlu Bedrüddin İbrahim’i tayin etti. Bedrüddin İbrahim, Karaman Beyin oğullarından Mehmed, Mahmud, Kasım ve Halil Beyleri bir baskınla yakalayarak, Gevele Kalesine hapsetti. Fakat çok geçmeden Sultan Kılınç Arslan ölüp, yerine çocuk yaştaki oğlu III.Gıyasüddin Keyhüsrev geçince, Vezir Muiniddin Pervane, Karamanlıların herhangi bir yürüyüşünden korkarak, bu beyleri serbest bıraktı. Serbest kaldıktan sonra Karaman Türkmenlerinin başına geçen Mehmed Bey, Hotenî-oğlu İbrahim’in adamlarını öldürerek, Mut ve çevresine hakim oldu. Toko ve Tudavun komutasındaki bir miktar Moğol askerini de yanına alarak, Selçuklu ordusu ile üzerine yürüyen Hotenî-oğlu’nu da Göksu Vadisinde mağlup etti. Hotenî-oğlu bütün ağırlıklarını bırakarak kaçmış ve Ermenek kalelerinden birine sığınmıştır. Bu arada Karamanlılar, Muiniddin Pervâne’nin dayısı ve Sahiller Emîri olan Hoca Yunus’u da bozguna uğratmışlardır. Bu başarılar, Karaman-oğullarının şöhretinin ve manevî kuvvetinin artmasını sağlamıştır(1276). Çok geçmeden Selçuklulara cephe alan Mehmed Bey, her sene Selçuk hazinesine göndermekte olduğu vergisini kesti. Moğolları Anadolu’dan çıkarmak maksadıyla,Memlûk Sultanı Baybars’a güvenerek, Moğollara isyan eden Niğde Emîri Hatir-oğlu Şerefeddin ile birleşti ve Türkmenlerini Niğde’ye gönderdi. Mehmed Bey, bu başarılarını Misir ve Suriye’ye hakim olan Türk Memlűk Sultani Baybars’a bildirdi. Sultan Baybars’in Anadolu’ya gelmek üzere olduğunu haber alması Mehmed Beyi ziyadesiyle memnun etmiştir. Çünkü Mogollara karşi ittifak yaptığı Nigde Emîri Şerefeddin’in yakalanıp öldürülmesi durumu biraz güçleştirmişti. Sultan Baybars’in, Elbistan ovasında Mogol kuvvetlerini bozguna uğratması Mehmed Beyi cesaretlendirmiştir. Mehmed Bey, askerleriyle Aksaray üzerine yürümüşse de şehri almaya muvaffak olamamıştır. Mehmed Bey daha sonra Menteşe ve Eşref-oglu Türkmenlerini de yanına alarak, beraberinde Sultan II.İzzeddin Keykavus’un şehzâdesi Gıyasüddin Siyavuş (tarihte Cimri lakabıyla meşhur) olduğu halde Konya önlerine geldi. Bu sırada Konya Valisi olan Eminüddin Mikâil, direnmek istediyse de muvaffak olamadı ve Karaman-oğlu Mehmed Bey, Konya’yı ele geçirdi (14 Mayıs 1277). Mehmed Bey, şehre girdikten sonra II.İzzeddin Keykavus’un oğlu Gıyasüddin Siyavuş’u sultan ilan ederek, onun namına hutbe okutup sikke kestirdi, kendisi de sultanın veziri oldu. Aynı gün Konya’da toplanan divanda Mehmed Bey, Türk dilini başka dillerin tasallutundan kurtararak, yeniden devlet dili olmasını sağlayan meşhur fermanını yayınladı: “ŞIMDEN GIRÜ HIÇ KIMESNE KAPŰDA VE DIVÂNDA VE MECÂLIS VE SEYRÂNDA TÜRKÎ DİLİNDEN GAYRI DİL SÖYLEMEYE“. Mehmed Bey, Selçuklu vezirlerinden Sahip Ata’nın oğulları olan Tacüddin Hüseyin ile Nasırüddin Hasan’ın Germiyan Türkmenleri ile üzerine geldiğini duyunca onların üzerine gitti ve Akşehir ovasında yapılan savaşta Sahip Ata’nın iki oğlu da öldürüldü. Tekrar Konya’ya dönen Mehmed Bey, Konya kale kapılarının kapatılması ve Batı Moğol hükümdarı Abaka Han’ın emriyle Selçuklu Sultanı III. Gıyasüddin Keyhüsrev ve vezir Sahip Ata Fahrüddin Ali’nin büyük bir Moğol ordusu ile üzerine geldiğini haber alınca Ermenek taraflarına çekildi (Haziran 1277). Konya önüne gelen Moğol ordusu, Mehmed Beyi takip ederek, Mut taraflarına gitti. Mehmed Bey, Selçuklu sultanı ilan ettiği Siyavuş’u savaşa sokmayarak, onu iç taraflarda güvenli bir yere gönderdikten sonra iki kardeşi Tanu ve Zekeriya, amcaoğulları ve bir miktar kuvvetle Mogol ordusuna karşı saldırıya geçti. Kaçmaya yüz tutan Moğol ordusu aniden geri dönerek, tedbirsiz yakaladıkları Mehmed Bey ile kardeşlerini ve amca oğullarını oklayarak öldürdüler ve başlarını keserek, Türkmenler arasında teşhir ettiler. Selçuklu Sultanı III.Gıyasüddin Keyhüsrev ile vezir Sahip Ata Fahrüddin Ali, Develi Karahisar önünde Gıyasüddin Siyavuş’u da bertaraf ettikten sonra Karamanlılar ile birlikte hareket eden Türkmenler üzerinde baskılarını artırmışlardır. Türkmenler üzerindeki te’dip hareketleri, Moğollar tarafından katledilen III. Gıyasüddin Keyhüsrev’in yerine Selçuklu tahtına geçen II.Gıyasüddin Mesud zamanında daha şiddetle devam etmiştir. Güneri Bey (1280-1300): Mehmed Beyin öldürülmesinden sonra Karaman-oğullarının başına kardeşi Güneri Bey geçmiştir. III.Gıyasüddin’in annesi ile anlaşan Güneri Bey, emîrlik menşűru aldi (1283); Güneri Bey Beylerbeyi, Eşref-ogullarindan Süleyman Bey de nâib tayin edildi. Bir müddet sonra, Sahip Ata Fahrüddin’e cephe açan Karamanoğulları, Eşref-ogullari ile işbirligi yaparak birkaç defa Konya önlerine gelmişlerdir. Güneri Bey, 1286 yılında Ermenilerin elinde bulunan Tarsus üzerine yürüdü ve Ermenek tekfuru III.Leon’un müdahalelerine rağmen buraları tahrip etti. Kilikya Ermeni kralı III.Leon, Karaman-oğullarını İlhanlı hükümdarı Argun’a şikayet etti. İlhanlılar, Karaman iline bir ordu sevkettiler. Güneri Bey sarp bölgelere çekildi ise de Moğollar, ona ait olan bölgeleri özellikle Lârende ve çevresini harab ettiler. Moğolların çekilmesinden sonra Güneri Bey, intikam almak için harekete geçmişse de muvaffak olamamıştır. Güneri Beyi ele geçirmek isteyen Ilhanli kumandanı Geyhatu daha sonra İlhanlı hükümdarı) idaresindeki ordular, Güneri Beyi ele geçirememişler ama Karaman iline girerek bölgeyi tahrip etmişler ve Lârende’yi ateşe vermişlerdir. 1293’de Ermeniler, Kıbrıs şövalyeleriyle birleşerek, Alaiye kalesini ele geçirmişlerse de 1294 yilinda Güneri Bey, kaleyi geri almıştır. İlhanlı taht mücadelelerinde de taraf olan Güneri Bey, İlhanlı hükümdarı Gazan Han’a isyan eden Moğol emîri Baltu’ya, daha sonra da yine Gazan Han’a isyan eden Emîr Sülemiş’e destek verdi. Güneri Bey 1300 yılında vefat etmiştir. Mecdüddin Mahmud Bey (1300-1311): Güneri Bey ölünce, Karaman-oğullarının başına Mahmud Bey geçmiştir. Mahmud Bey, Karaman Beyin oğlu ve Mehmed ve Güneri Beylerin kardeşidir. Güneri Bey henüz hayatta iken kardeşi Mahmud Bey Ermenek taraflarında mühim faaliyette bulunuyordu. 1293’de Frenklerin eline geçmiş olan Alaiye’yi geri alarak orada Memlûk sultanı Eşref adına hutbe okutmuştur. Mahmud Beyin beylik müddeti tam olarak bilinememekle birlikte H.702/1302 tarihli Ermenek Ulu cami ve H. Rebiyül-evvel 711/1312 tarihli Karaman’da İbrala köyünün kuzeyinde Mendik ve Kınık harabelerindeki cami kitabelerinden bu tarihlerde Karaman hükümdarı olduğu anlaşılıyor. Mahmud Beyin hükümdar olduğu dönem, Anadolu Selçuklu Devletinin Moğollar elinde tamamen takatsiz kaldıkları, Moğolların da Gazan Han’ın ölümünden sonra(1304) Anadolu işlerini genel valilere terk ettikleri, bu valilerin de merkezi dinlemeyerek sık sık ayaklandıkları bir dönemdir. Şüphesiz Mahmud Beyin saltanati da Mogollarla mücadele ile geçmiştir. Selçuklu sultanı Gıyasüddin Mesud 1308’de Kayseri’de vefat edip, Selçuklu saltanatı sona erince Mahmud Bey hızla hareket edip, Konya’yı ele geçirmiş ve Karaman-oğullarının bağımsızlığını ilan etmiştir. İstiklalinin meşruiyetini sağlamak için geleneğe uyarak Mısır’daki halifeden menşűr almiştir. Mahmud Bey üç yil kadar Konya’da kalip şehrin harap yerlerini mamur ettikten sonra Ermenek taraflarına gelmiş, Klikya Emenileri ile savaşırken yaralanmış, savaşı Karaman ordusu kazanmasına karşılık Mahmut Bey vefat etmiştir. Mezarı Ermenek ilçesine bağlı Balkusan köyündedir. Yahşi Bey (1311-1312): Mahmut Bey’in ölümünden sonra Karaman-oğulları Devletinin başına Karaman Bey’in oğlu Yahşi Bey geçmiştir. Yahşi Bey önce Konya’yi tahkim etmiş, bölgedeki Mogol tahakkümünü kırarak, diger beyliklere de tesir etmiş ve her tarafta bir istiklal havasının esmesine sebep olmuştur. Bu durum karşısında Ilhanlilar Emir Çoban’i Anadolu’ya göndermek mecburiyetinde kaldılar(1314). Bütün uç beyleri Emir Çoban’ı karşılamaya gittikleri halde, Yahşi Bey gitmedi. Bunun üzerine İlhanlılar Konya’yı muhasara ettiler, Yahşi Bey uzun süre direnmişse de 1314 senesi ilkbaharında şehir açlik sebebiyle teslim olmak zorunda kalmıştır. Emir Çoban, Karamanlıları takip ederek Lârende üzerine yürümüş ve Yahşi Bey de muhtemelen bu sırada vefat etmiştir. Bedrüddin İbrahim Bey (1318-1333): Yahşi Bey’in ölümünden sonra devletin başina oglu Bedrüddin Ibrahim Bey geçmiştir. Bedrüddin Ibrahim Bey muhtemelen 1315 tarihinde Konya’yı yeniden zaptetmiş fakat Konya’da degil Karaman’da oturmuştur. 1332’de Ibn Batuta Lârende’ye geldigi zaman Ibrahim Bey’i hükümdar olarak bulmuş ve kendisiyle görüşmüştür. 1318 (ya da1319)’de İbrahim Bey büyük bir süvari kuvvetinin başında olduğu halde Doğu Klikya’ya girerek Tarsus üzerine bir akın düzenlemiş ve Pompeipolis Köprüsüne kadar ilerlemiştir. Burada yapılan çetin savaş sonunda Ermeni tarihçisi Sempad’ın rivayetine göre Gorigos Kont’u Baron Oşin Karamanlıları mağlup etmiştir. Bu arada takriben 1320 tarihinde Emir Çobanın yerine Anadolu Valiliği’ne tayin edilen oğlu Timurtaş, Karamanlılarla iyi ilişkiler kurmuş ve 1321 yılında Timurtaşla birlikte İbrahim Bey Ermeni bölgesine büyük bir sefer düzenlemişlerdir. 1324’de İlhanlı devletine isyan eden Timurtaş’ın mağlup olması ve Memlûkler’e iltica etmesi Anadolu Beylikleri tarihi için bir dönüm noktası oluşturur. İlhanlı baskısından kurtulan Beylikler, bulundukları bölgelerde birer birer istiklallerini ilan etmişler, Karamanlilar da Konya ve havalisine kesin olarak yerleşmişlerdir. Bedrüddin İbrahim Bey 1343 yılında kardeşi Halil Bey lehine saltanattan feragat etmiştir. Mirza Halil Bey (1333-1340): Kendisi Karaman’da oturan Mirza Halil Bey Ermenek’in idaresini kardeşi Burhanüddin Musa’ya vermiştir. Halil Bey hakkında çok fazla bilgi yoktur. Muhtemelen 1340 yılında vefat etmiş olmalıdır ki, Bedrüddin Ibrahim, idareyi tekrar eline almış ve durumu bildirmek üzere Kahire’ye bir elçi göndermiş ve buna karşılık kendisine Halife tarafından sancak gönderilmiştir. İbrahim Bey’in ölüm tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte 1340’dan sonra öldüğü tahmin edilebilir. Fahrüddin Ahmet Bey (1340-1350): Bedrüddin İbrahim Bey’in oğludur. Babasının ölümünden sonra Karaman Devletinin başına geçmiştir. Saltanatı uzun sürmemiş, H. Zilkade 750/Ocak 1350 tarihinde vefat etmiş oldugu türbesindeki kitabeden anlaşilmaktadir. Fahrüddin Ahmet Bey, kardeşi Şemsüddin ile birlikte Karamandaki Emir Musa Paşa (amcalari) Medresesinde medfûndur (günümüzde bu medreseden eser kalmamıştır). Şemsüddin Bey (1350-1352): Bedrüddin İbrahim Bey’in oğludur. Kardeşi Ahmet Bey’in öldürülmesinden sonra 1350 yilinda devletin başina geçmiştir. Fakat kendisini çekemeyen ve hükümdar olmak isteyen kardeşi Karaman Bey tarafından zehirlenmek suretiyle 1352’de öldürülmüştür. Halkin galeyanı üzerine Ermenek Beyi olan amcası Burhanüddin Musa devletin başına geçirilmiştir. Burhanüddin Musa -Emir Musa- (1352-1356): Şemsüddin Bey’in kardeşi tarafindan öldürülmesi üzerine Karaman Beyligi’nin başına amcası Burhanüddin Musa geçmiştir. Daha önce de Lârende ve bir müddet de Ermenek Beyligi yapan Emir Musa Şikârî’ye göre müftü, şeyh ve va’iz dir. Emir Musa, sükuneti sağladıktan sonra Beyliği Seyfüddin Süleyman Bey ile Karaman Bey’e devrederek kendisi Mut’a çekilmiştir. 1356 yılında vefat eden Emir Musa, Ermenek’te yaptırdığı Tol Medrese bitişiğindeki türbesinde medfûndur. Emir Musa’nın çekilmesinden sonra Karaman-oğulları Devletinin başına Seyfüddin Süleyman geçmiş ve ordu komutanlığını da kardeşi Alâüddin Ali Bey’e vermiştir. Bu dönemde bütün kudret ve nüfuz Alaüddin Ali Bey’in elindedir. Seyfüddin Süleyman bir suikast sonucunda öldürülünce yerine kardeşi Alâüddin Ali Bey geçmiştir. CUMHURİYET DÖNEMİ Karamanoğulları Beyliği yıkıldıktan sonra, Osmanlılar'ın devlet politikaları sonucu, Karamanlılar, başta Rumeli olmak üzere imparatorluğun değişik bölgelerine yerleştirilmişlerdir. Ulu önder Atatürk'ün annesinin ailesi de, Kültür Bakanlığı yayınlarından Burhan Göksel tarafından yazılan "Atatürk'ün Soykütüğü Üzerine Bir Çalışma" isimli eserin 6.7. ve 10. sayfalarında verilen bilgilere göre, Rumeli'ye göçmüş Karamanlılardandır. Karamanoğulları Beyliği yıkıldıktan sonra Konya, Osmanlı toprakları içinde önemli bir vilayet olmuş ve Lârende, Konya vilayetine bağlı bir sancak merkezi haline getirilmiştir. İdarenin başında da, her zaman bir beylerbeyi bulunmuştur. Larende (Karaman), Konya Vilayetine bağlı bir sancak merkezi iken, Kanuni Sultan Süleyman döneminde, ilçe merkezi olmuştur. Karaman, Osmanoğulları döneminde, hiçbir zaman Karamanoğulları dönemindeki, parlak günlerine kavuşamamış, mütevazı bir Anadolu kenti olarak, Cumhuriyet dönemine kadar gelmiştir. Şehrin Larende olan isminin 18. y.y. öncesinde Karaman olduğu da bir gerçektir. Köklü tarihi geçmişi olan, ilim ve kültür merkezliği yapmış Karaman, nihayet 15 Haziran 1989 tarihinde çıkarılan 3578 sayılı Kanun ile Türkiye'nin 70. ili olmuştur. Vilayet olduktan sonra Karaman’ın gelişmesi ve kalkınması daha da hızlanmıştır.