Donuktaş

İlçenin, Tekke Mahalesinde bulunan Donuktaş İlçedeki anıtların en eskisi olarak bilinmektedir. Yapı özellikleri ile bir Roma mabedi olması muhtemeldir.
Dikdörtgen şeklinde iç içe bölümleri bulunan çok eski bir yapıdır. Tekke Mahallesindedir.

Gayet kalın dış duvarların boyu 115 m. , yapının genişliği dıştan dışa 43 m, yüksekliği 7 m, kalınlığı 6.60 m. dir. Prof. Nezahat Baydur'un yürüttüğü kazı çalışmalarından, bu yapının tapınak olduğu anlaşılmıştır.
Donuktaş'ı gezen gezginlerden Sefir Barbaro, 1545 yıllarında yazdığı eserinde buranın bir saray olduğunu yazar, Hollanda'nın Tarsus Konsolosu Barker, 1835'de yazdığı "Kilikya" adlı eserinde "Donuktaş bir kral ailesi mezarıdır. Fakat Serdanapol'ın mezarı değildir. Çünkü Serdanpol Ninova'da yakılmıştır. " Demektedir. Donuktaş bazı kitaplarda da Jupiter Mabeti olarak geçmektedir. Bir efsaneye göre Donuktaş bir hükümdarın sarayı olup Gözlükule üzerindeymiş, Hükümdar burada kızı ile yaşarmış, zamanın peygamberi bu hükümdara darılarak sarayına tekme vurmuş. Saray ters dönerek yuvarlanmış ve bugün bulunduğu yere düşmüş.

Düzensiz kentleşmenin oluşturduğu dar sokaklardan ulaşılan tapınak, gecekondular nedeniyle bugün neredeyse görülemeyecek haldedir. Özellikle kuzey ve doğu duvarlarına dayanan binalar tarafından abluka altına alınmıştır. İlk bakışta büyük bir kaya kütlesini andıran ve bölgenin en büyük mabedi olan yapının kime atfedildiği tam olarak bilinmemekle birlikte, M. S.2. yüzyılın sonlarına doğru inşasına başlandığı, ancak bitirilemediği anlaşılmıştır.

Sır dolu bu yapı, 18. yüzyıldan bu yana birçok araştırmacının da ilgisini çekmiştir; ancak 1836'da Fransız konsolosu Gillet'in dinamitle yaptığı keşif, konstrüksiyonu büyük çapta tahrip etmiştir. Seyyah V. Langlois ise yapı için "Sardanapal'ın Mezarı" benzetmesini kullanmıştır ki, bu uzun yıllar geçerliliğini korumuştur.

Tapınak hakkında bugüne değin en ciddi araştırma, 1985-92 yılları arasında Tarsus Müzesi ve katılımcı Prof. Dr. Nezahat Baydur tarafından gerçekleştirilmiş ve beş yıl süren bu çalışmalar sırasında yapı hakkında yeni bilgiler elde edilmiştir. Daha önceki çalışmalar sırasında bulunan mimari parçalara göre M. S. II yüzyıla, (Hadrian-Septimius Severus) tarihlenen tapınak, yeni buluntulara göre Side N1 - N2 tapınakları, M binası, tiyatro ve Tykhe Tapınağı'nın mimari özelliklerine bakılarak Antoninler dönemine, özellikle de bu dönemin sonu sayılan, Kommodus zamanına verilmekte ve imparator kültü ile ilgili olduğu düşünülmektedir.

100x43 ölçülerinde ve dikdörtgen planlı bu dev kütleyi oluşturan konglomera parçaları ise yapıyı ilginç hale getiren diğer bir başka özelliğidir. Bu kalın kütlelerinin daha önce konglomera olduğu düşünülmüşse de, İstanbul Üniversitesi Yer Bilimleri Fakültesinin örnekler üzerinde yaptıkları araştırmalarda Roma betonu olduğu anlaşılmıştır. Büyük olasılıkla kalıplar halinde dökülen bu beton duvarların yüksekliği 8 metre civarında olup, yer yer görülen kireç taşı bloklarla istinat sağlanmıştır.