Kurt ile Köpek (Masal)

Sürü köye dağılmış; inek, koyun sağılmış.
Rüzgâr sanki pusuda, bir kıpırtı yok suda.
Vakit gece yarısı, sesi çıkmaz ovanın, Bağda hiç bir kovanın, vızıldamaz arısı!
Yaklaşan bir kurdun, yassılaşmış avurdu.
Düşünceli yürüyor, yalnız köpek havlıyor.
Kurt, der gamsız köpeğe:
-Geç vakitler hayrola, koyulmuşsun bir yola?
Köpek, der:
-Ay çıktı mı, köy canımı sıktı mı?
Boş durmaktan sıkılır, Dağ, bayırda gezerim.
Kurt, der:
-Görünce seni, içimi bir merak alıyor:

Tosun gibi halini, kim bilir ne sağlıyor? Yoksa doyup yattığın, nimetini tattığın, Cennetten bir belde mi?

Kıskanmamak elde mi?
Köpek, der ki:
-Yazları, geçiririm çaylarda,

Kışın soğuk aylarda, hissetmem ayazları. Ne ağrım var, ne sızım, beyzadeden farksızım, Altımda sıcak döşek, çekmem açlık kaygısı!

Beğendinse halimi, peşime düş gidelim, Barındığım çiftlikte, dostumu yedireyim;
Bağlandığım kapıya, seni takdim edeyim.
Kurtta duraklar yerinde,
Çünkü değer gözüne, Köpeğin boynundaki çürüme.
Köpeğe der:
-Sözüne bir diyeceğim yok, ama Çözülmüştür muamma.
Talih beni hor görür,
Karnım aşı zor görür. Yalçın dağlar vatanım, Kar, tipi de yorganım.
Ben bir özgür kurdum,
Yok, tasması boynumun!

Jean de La Fontaine