Kurt ile Eşek (Masal)

Otlamaya koyulur bir gün eşek çayırda,
Sezdirmeden avına kurt gözetler bayırda.
Felaketi hisseden eşek mahsus topallar;
Kuyruk, kulak düşürür, yorgun yorgun baş sallar!
Aşmasına kurt avın fırsat koymaz geçitten, Hemen koşar yanına atlayarak bir çitten:
-Yazık olmuş, vah sana!
Derdin ne, anlatsana?
-Sorma, sakat ayakla adım adım sekerim, Çivi kadar dikenden ne acılar çekerim!
Biliyorum, gelişin değil senin boşuna;
Yuvarlacık sırt, sağrım elbet gider hoşuna.
Yiyeceksen, ye beni; Çok körpedir bende et, Olsun sana afiyet.
Yalnız var bir dileğim,
Dilin derde çatmasın;
İnce dişli ağzına sivri diken batmasın.
Yaklaş, onu alıver;
Sonra rahatça yiyiver!
Ayağını kaldırır kurt, kanarak sözüne, Eşek atar çifteyi budur diye gözüne.
Ağzı kanlar içinde, kurt dişleri dökerek,
Der ki, kendi kendine, bir köşeye çökerek:
-“Benim gibi serseme nedir böyle bir sopa,
Bir kerecik olsun bak katıldığın soy sopa;
Atadan kalma işinde gördün mü ki bir zorluk?
Kasaplığa devam et, nene lâzım doktorluk!”

Jean de La Fontaine