Karga, konmuş bir dala, Gaklar, keder içinde.
Der ki, bizim budala:
-Yaşar refah içinde,
Bir güvercin taşır taç;
Ne dertlidir, ne muhtaç, Ne ona atarlar taş.
Güzel kafesine kurulur,
Bizi küçük görür, taşlarlar;
Az ötsek göze batar;
Bozarlar, yuva yapsak.
Karga, başlar coşmaya;
Hayal peşinde koşmaya.
Bir anda başkalaşır;
İyimser bir his taşır:
-Üzülmekte haksızım,
Güvercinden yok farkım.
Rastık çeker kaşıma,
Süzgün, süzgün bakarım.
Başıma, tüyler takarım;
Tüylerimi boyarım,
Bir güvercin rengine;
Benzeyerek zengine, Eğlenceye doyarım!
Karga takar takınır,
Mağrur mağrur bakınır.
Bakışları donuğu;
Bu acayip konuğu,
Güvercinler süzerler. Gak! Deyince sezerler; Yeltendiği oyunu. Derhal karga soyunu,
Kafeslerinden atarlar.
Tüylerini yolarak,
Gagalanmış olarak, Sürüsüne katarlar.
Soydaşları köpürüp:
- Bizi üzersin, a sersem!
Aklar sürüp, kılık mı değiştirirsin?
Ne suç var karamızda?
Kalmadı tadın, tuzun.
İşi yok aramızda, senin gibi soysuzun!