Eşeğin Beyni (Masal)

Arslan ile Tilki, bir gün, beraberce avlanmaya çıkmışlardı. Arslan, Tilki’nin tavsiyesi üzerine, eşeğe bir haber göndererek, aileleri arasında bir akrabalık kurmaya karar verdiğini ve bu mesele üzerinde görüşmek üzere, çağrıldığı yere gelmesini bildirdi.

Eşek, hanedan ailesiyle akraba olma tasavvurunun bile, yarattığı o coşkun seviçn içerisinde, randevu yerine, neşeden uça uça geldi. Fakat, daha oraya ayak basarken, Arslan üzerine atılıp onu haklayıverdi. Sonra Tilkiye dönüp:

“Bana bak!” dedi. “İşte öğle yemeğimiz hazır. Şimdi, sen onun başında bekleyeceksin,ben de, sabah uykuma gideceğim. Ama şayet dönüşüme kadar, bir tek yerine dokunmak cesaretini gösterirsen, bir anda aynı akıbete uğrayacağından doğrusu sana acırım.”

Bu sözlerden sonra Arslan, sabah uykusuna gitti ve Tilki, parçalanmış avlarının başında beklemeye başladı. Fakat pek uzun bir zaman bekledi, bekledi, bekledi. Nihayet, Efendisinin gelmediğini görünce, sabrı tükenmiş bir halde, Eşeğin beynini yerinden çıkartarak afiyetle bir güzel yedi.

Saatlerden somra Arslan dönüp de tam ziyafete başlayacağı sırada, meselenin farkına varınca, korkunç bir kükreme ile: “Çabuk bana cevap ver!” diye sordu. “Bunun beyni nerede?

Onu ne yaptın?”
Tilki, sesine gayet masum bir ifade vererek:
“Beynini mi, buyurdunuz Efendimiz?” dedi, “Beynini içi boştu.
Zaten dolu olsaydı sizin o tuzağa düşer miydi hiç?”
“Hazırcevaplık çok kere işe yarar.”

Jean de La Fontaine