Dört Öküz ve Bir Arslan (Masal)

Bir Arslan, dört Öküz’ün otlamaya geldikleri bir çayırı, uzun zamandan beri göz hapsine almış bulunuyordu. Pek çok defalar onlara hücum etmek istemişse de arzusunda hiç muvaffak olamamıştı. Çünkü öküzler dışardan gelen herhangi bir tehlikeye karşı hazırlıklı olmak için, kuyruk kuyruğa vererek, boynuzları dış tarafta olmak üzere otlarlardı. Arslan, kaç kere hücuma teşebbüs etmişse, hep bu, ucu ok gibi sivri boynuzlarla karşılaştığı için, niyetinden vaz geçip geri dönmek zorunda kalmıştı.

Fakat nihayet bir gün, Öküzlerin arasında, müthiş bir kavga patlak verdi. Birbirleriyle dövüştüler, boğuştular, boynuzlaştılar ve sonunda da, her biri ayrı ayrı, mer’anın bir köşesine çekilerek, tek başına otlamasına devam etti.

İşte o zaman Arslan’a gün doğdu. Aylardan beri gösterdiği sabrın mükafatını, öküzlerin her birini, birer köşede haklayıp bir güzel midesine indirmekle kazandı.

“Birleşirsek dayanırız; dağılırsak, yakalanırız.”

Jean de La Fontaine