Metropolis

Torbalı'nın Yeniköy ve Özbey köyleri arasında, ovaya hakim bir tepede kuruludur. Ephesos (Selçuk), Smyrna (İzmir), Kolophon (Değirmendere) ve Notion (Ahmetbeyli) antik kentleri arasında kalan bu bölgede ilk kentsel yerleşimin M.Ö. 3.yy'da Seleukos Krallığı zamanında çevredeki höyüklerin ve Makedonyalı muhariplerin katılmasıyla kurulmuştur. Ana Tanrıça'ya izafeten "Ana Tanrıça Kenti" anlamındaki Metropolis adı verilmiştir. Smiyrna - Efes yolu üzerindedir. Hellenistik dönemde altın çağını yaşamış, Roma döneminde İmparator Augustus onuruna sunaklar dikilmiş, Bizans döneminde piskoposluk merkezi olmuştur. 7-8 yıldır sürdürülen kazılarla kentin kuruluş tarihçesine ilişkin önemli bulgular elde edilmiş, Bizans ve helenistik yapı kalıntılarının altında Geometrik ve Arkaik Çağ'a ait malzeme ile birlikte, M.Ö. 3 bine, yani Erken Bronz Çağı'na kadar inen, tarih öncesine ait seramik kap parçaları, taş baltalar ve obsidyen parçaları bulunmuştur.  

Kale surları halen ayaktadır. Akropolda Ares Tapınağı, yamaçlarda stoa ve tiyatro gibi anıtsal kamu yapıları vardır. Tiyatrosunun sahne binası, orkestra döşemesi ve oturma sıralarının bazı bölümleri ile soylu koltukları ve sunaklar, yapılan  kazılarla ortaya çıkarılmıştır. Stoa da kazılarla ortaya çıkarılmış ve M.Ö. 3. yy'ın ilk yarısında ve hayırseverlerin yardımlarıyla inşa edildiği anlaşılmıştır. Akropol'deki surlar yaklaşık 16 binmetrekrelik alanı çevirmekte ve Helenistik mimarinin en başarılı örneği olarak kabul edilmektedir. Tarım, hayvancılık ve mermerciliğin yanısıra, ortaya çıkarılan cam atölyesi ile burada üretilen cam eşya parçaları, sanayiinin de geliştiğini gösteriyor.  

Metropolis'in çevresi de Helinistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait antik yapılarla doludur. Buraları, Araplıtepe, Tepeköy, Sinektepe, ve Aslanlar Höyükleridir.Kazılarda da bu dönemlere ait çok sayıda seramik, küpe, sikke, bronz eser, cam, toprak ve seramik eşya bulunmuştur. Kente adını veren Ana Tanrıça'ya ait kült mağarası üzerine yapılan araştırmalar ve Metropolis'teki kazı çalışmaları halen devam etmektedir. Mağarada elde edilen buluntular ve fal listeleri, Ana Tanrıça mağarasının 'bilicilikte' kullanıldığını ortaya koymaktadır.